Iki iskocyalı kasabada bir tiyatro acmislar, fakat iskoclar malum cok cimri, kimse para vermek istemediginden her gun sifir cekiyorlarmis. Bakmislar olacak gibi degil, dusunmusler ne yapalim ne edelim diye. En sonunda birinin aklina bir fikir gelmis.Ertesi gun her tarafa ilanlar asiliyor.
"Cumartesi gunu tiyatromuza giris bedavadir."
Kasaba halki bedavayi bulmus kacirir mi. Cumartesi gununu. Tiyatro ful cekmis, bizimkiler mukemmel bir oyun sergiliyorlar. Herkes ayakta alkisliyor. Oyun bittikten sonra kasaba halki cikisa dogru yonelmis ama ne gorsunler ? Kapilar kilitli ve su yazi yaziyor :
"Cikis 10 sterlin"
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın
hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan…
Bilirsiniz internette çok vardır
böyle yaratıklar.
Asarım, keserim ayakları çekerler ama her defasında d*t
olmaktan kurtulamazlar
Şimdi bu yaratıkları biraz inceleyelim.
Bu
garibanlar sanalın verdiği rahatlıkla her türlü lafı çekinmeden söylerler. Nasıl
olsa gören yok salla k*çın uydurdukça
Bu klavye delikanlıları internetten
arta kalan zamanlarını kelime haznelerini geliştirmek için mafya dizisi
izleyerek geçirirler.
Dizilerde duydukları her lafı , nette birine klavye
delikanlılığı yapmak için hemen not ederler Not ederler diyorum çünkü
beyinlerinin büyük bir bölümü çalışmaz duruma geldiği için ezber yetenekleri
yoktur
Gerçek hayatta gölgelerinden bile çekinen bu yaratıklar sanalda deli
yürek edasıyla ağır abi takılırlar. Bu türle sanalda çok kez karşılaşmışımdır.Ve
her…
Anne dışarıda alış-verişteydi. İki buçuk yaşındaki bebeğe babası gözkulak oluyordu.Aslında bu pek de zor bir şey değildi. Yavrucak halının üzerinde
'çay seti' oyuncağıyla oynarken baba da koltuğunda gazetesini okuyor, ara sıra da bebeğinin kendisine -çay seti oyuncağının minik plastik fincanlarıyla- ikram ettiği suları çay niyetine içerek oyuna iştirak ediyordu. Derken anne eve geldi. Baba anneye sus işareti yapıp, bebeği izlemesini istedi. Bu çok şirin hareketini annenin de görmesini istiyordu.Anne, bebeğin elinde çay fincanıyla salondan çıkıp, biraz sonra içi su dolu olarak babasına getirmesini ve babanın da onu çaymış gibi içmesini seyretti.Sonra gayet sakin bir tavırla elindekilerle mutfağa geçerken eşine seslendi:
'Uzanabildiği tek…
AŞK bir yıl sürer
SEVGİ bir ömür
AŞK gözünde
büyütür
SEVGİ razı olur
AŞK aldatır
SEVGİ ikna eder
AŞK
(aşık) kıskanır
SEVGİ (sevgili) güvenir
AŞK seni de onu da ikiye
böler
SEVGİ ikinizi bir eder
AŞK zehir gibidir
SEVGİ ilaç
AŞK ay gibidir hep bir karanlık yüzü var senden gizlenen
SEVGİ güneş
gibidir hep sana bakar içini ısıtır
AŞK gider (isteyince)
SEVGİ
kalır (isteyerek)
AŞK çeker, ezer, cesaret kırar
SEVGİ iter, teşvik
eder, yüreklendirir.
AŞK ise; o senin için hedeftir
SEVGİ ise;
ikiniz de aynı hedefe koşan oklarsınız.
Şu dünyadan gitmeden ben
Ülkeler arası sınırlar kalksa
Allahın yaratığı gibi sınırsız olsa dünya
Düşünceler, inançlar, diller serbest olsa
Kimse kimseyi kendi gibi olmaya zorlamasa
İnsanlar istediği gibi yaşasa
İnsanoğlu sadece mikroplarla savaşsa
Hastalıklara çareler arasa
Tüm zamanını hayırlı işlere adasa
Tüm dünya yeşile bürünse
İnsanlar biri birini beklentisiz sevse
İnsanlar açlıktan ölmese
Koça dünya hepimize yetse
İnsanlar bir hiç uğruna birbirlerini öldürmese
Çok mu zor bu koça dünyada akılıca yaşamak