Kasutaja tabutabi päevik

tabutabi
44, Çankaya, Türgi

19.11.2013

Her tuttuğumu sıkıca kavramak ve bir daha bırakmamak istiyorum.

Bazen bunu bütünlüğü bozmamak için yaptığımı sanıyorum.

Çünkü; tutarken bir yandan tutuluyorum.

Çünkü; anlıyorum ki, birer parçaymışız onunla.

Çünkü: tamamlanmak istiyorum.

Çünkü; bazı tutulmamışlıklar, insanın kendi başınalığını katı bir bütün yapıyor ve bu, bütünü büsbütün bozuyor.

Ama bazı tutulmuşluklar, insanı bırakamadığıyla katı bir bütün yapıyor ve bu, esas bütünü büsbütün bozuyor

Bazen bol bol vedalaşıyorum da , hep o kapının eşiğinde kalıyorum.

Mutlaka içeride hayati bir şeylerimi unutuyorum.

Dönüp dönüp kapıyı çalıyorum.

Bu kez tamamen toparlandım, hiç bir şeyimi bırakmadım içeride.

Kapıyı çalmama gerek yok,

Sessizce inerim merdivenlerden.

Asansör çağırmama…


İlk olarak neden böyle bir yazı yazma gereksinimi duyduğumu açıklamak istiyorumUzun bir süredir internette dolanan ‘’Gece geç saatlerde uyuyanların IQ’su daha yüksek’’adlı haberi (ya da araştırmayı demek daha doğru olur) hepiniz biliyorsunuzdur. Bir sürü araştırma yapılıyor ancak neden bu haberin daha fazla yaygınlaştığı ve paylaşıldığı hakkında hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm ve sanırım cevabını bulmakta çok zor olmadı. İnsanlar doğaları gereği yaptıklarını beğenirler ve başkalarına da beğendirtmeye çalışırlar. Ya da kendileri için uygun olan şeyleri tutarlar, geri kalan şeyleri ise gerçek olsa dahi benimsemezler. Bu araştırmanın bu kadar yaygınlaşmasının nedenide sanırım bu. Çoğu kişi geç saatlere kadar bilgisayarının veya…


Genç adam iyi bir terziymiş.

Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış.

Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış.

Çok soğuk bir kış gecesi dükkânı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş.

Artık ne bir işi varmış ne de parası.

Günler boyu iş aramış ama bulamamış...

Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış.

Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini...

Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek…


Otuz beşime bastım geçen hafta...

İlk yarı bitti: Hayat:1 – Ben:0...!!!

Ama belliydi böyle olacağı

Nicedir başlamıştı belirtiler:

Yolda çocuklar “ Amca şu topu atıversene” diye seslendiklerinde

kuşkulanmıştım ilkin...

Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta göründüğünü,

Baktım; lise fotoğraflarım sararmış, sınıf arkadaşlarım yaşlanmış.

Eş dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuşulur olmuş, seyahat ve aşk yerine...

Gök gibi gürlemeye alışkın müzik setimin ses düğmesini kısar olmuşum, içimdeki uçurtmanın ipini çekercesine...

Bizim zamanımızda diye başlayan nutuklar atmaya başlamışım

mezuniyet törenlerinde,

-Hayret daha dün değil miydi benimkisi?..

Yıllar yılı dudak büktüğüm “ ölümden sonra hayat” masallarına kulak kabartmaya başlamışım…


05.10.2012

Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan
bir bebek varmış. Bir gün Tanrı'ya sormuş:
-Tanrım, beni yarın dünyaya göndereceğini
söylediler, fakat ben o kadar küçük ve
güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım?
-Tüm meleklerin arasından senin için bir
tanesini seçtim. O seni bekliyor olacak
ve seni koruyacak. Meleğin sana hergün
şarkı söyleyecek ve gülümseyecek.
Böylece sen onun sevgisini
hissedecek ve mutlu olacaksın.


-Pekiiiii... İnsanlar bana birşeyler
söylediklerinde, dillerini bilmeden
söylenenleri nasıl anlayacağım?
-Meleğin sana dünyada duyabileceğin en
güzel ve tatlı sözcükleri söyleyecek, sana
konuşmayı dikkatle ve sevgiyle öğretecek.
-Peki Tanrım, ben seninle konuşmak
istersem ne yapacağım?
-Meleğin sana ellerini açarak
bana dua etmeyi de öğretecek.


-Dünyada kötü adamlar olduğunu duydum,
beni…


Bir kral sabah gezintisi sırasında bir dilenciye rastlar. “Dile benden ne dilersen” der. Dilenci güler ve “Sanki dileğimi gerçekleştirebilecekmiş gibi soruyorsunuz.” diye yanıtlar. Kral alınır ve söyleşi koyulaşır.

-Pek tabii her dediğini yerine getirebilirim. Sen söyle hele, ne istiyorsun?

-Söz vermeden önce iki kez düşünün kralım.

Kral bastırır:

-Ne istersen verebilirim. Ben güçlü bir Kralım. Yerine getiremeyeceğim hiçbir dileğin olamaz.

Bunun üzerine dilenci, çanağını uzatır:

- Şu çanağı herhangi bir şeyle doldurabilir misiniz? Diye sorar. Kral kahkaha atar ve vezirine çanağı altınla doldurmasını emreder.

Çanak dolup taşmakta ama anında boşalmaktadır. Paralar buhar olup uçmaktadır sanki. Kralın onuru kırılır. Bir…


Bavulları hep toplu durmalı insanın…
Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı…
Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vaz*geçmeli…
İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı…
Yalnızlığa alışmalı…Çünkü “omuz omuza” günlerin vakti geçti. Dayanışma… günümüz borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık…
Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı.
Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır. İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa…
Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan… Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı… Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli… Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı…
Romanlardan yalnızlığı yücelten…


İradeye bağlı eylemlerde, iradeyi kullanmak da kaderdir.
- İnsanın kaderi seçmektir. Onun kaderini seçimine bağlayan,
ona iradeyi veren Allah’tır.
- İnsanın seçimini aşan hususlarda kader Allah’ın seçimidir.
Ve zaten insanın seçimini mümkün kılan irade de
Allah’ın insan için bir seçimidir.
- Her şeyin bir kaderi/kadarı/takdiri/mikdarı
vardır; zehiri ilaç yapan da, ilacı zehir yapan da dozdur.
- İnsan Allah’ın kuludur, kölesi değildir. Hiçbir efendi kölesine irade vermez, fakat Allah kullarına irade bahşetmiş ve onlardan verdiği iradeyi sonuna kadar kullanmalarını istemiştir.
•••
Kaderde külli ve cüz’i iradenin birbirine dahlini
şu halk beyti ne kadar güzel ifade eder:
“Hak’tan bela gelmez kul azmayınca
Kul belasın bulmaz Hak yazmayınca”
•••
Kimse kendisine hesap…


Birkaç düşünceyle başladı Birkaç duyguyla bitti.Ve hiç çoğalmadık.

Sorulmadı bana fikrim.

Aslında bir noktaya ihtiyacım yoktu tıpkı virgülle ayrıldığımız birkaç cümleye de.

Birkaç anıya da.Birkaç tı çünkü.

Sonra düşündüm.

Düşündüklerim düşlerim kadar güzel değillerdi.

Sonra büyüdüm.

Büyüyünce değişmeye başladı bir şeyler.Suskunluklarım çok sesli artık, biliyor musun?

Gürültüsünden uyuyamıyorum geceleri.

Sonra değiştim.

Sen bunu fark edemeyecek kadar kendinleydin.

Ve ben senle birlikte fazla kalabalık.

Saçlarımla başladım.. Sonra sıra sana geldi..

Kesmek istedim.Kestiysem de atamadım.

Ben de seni bana hatırlatan ne varsa her şeyi bir kutuya kaldırdım.

Beraber atacağız.

Az kaldı uyanışım ..


23.08.2012

Sıradan bir konuyu tartışırken bile, birden bir kavganın ortasında buluyoruz kendimizi. Ağzımızdan çıkan sözü kulaklarımız duymuyor çoğu zaman. Dilimize ne gelirse söylüyoruz. Sevdiğimizi söylediğimiz, hayatımızı paylaştığımız insanın da bizim gibi onuru olabileceğini aklımıza bile gelmiyor.

İlle de haklı çıkmak istiyoruz tartışmalarımızda. Ve bunu sağlamak için küçüldükçe küçülüyor, kişiliğine saldırıyoruz sevdiğimiz insanın!

Onunla geçirdiğimiz harika zamanları bir anda silip atıyoruz sanki hafızamızdan. Ve onun küçük çıkarlarımıza verdiği zararları abartarak getiriyoruz gündeme.

Bizim için yaptıklarını değil, yapmadıklarını konuşuyor, sitemlerimizi sıralıyoruz.

Ondan aldıklarımızı dile getirmiyor, ya da geçiştiriyoruz. Ancak verdiklerimizi dev aynasında büyütüp öyle koyuyoruz önüne.

Sevildiğimiz için şımarıyor, kıskanıyor ve zor durumlara düşürüyoruz sevdiklerimizi. Onun hatalarını…


← eelmine 1 2 3 4 5 ... 9 järgmine
Päevikud
Päevikute uuendamine toimub iga 5 minuti tagant.